HABER MERKEZİ
Tahir ile Zühre hikayesi efsanevi aşk öykülerinin en bilinen, bugün bile duyulduğu zaman insanları etkileyen öykülerinden birisidir. Tahir ile Zühre’nin aşkını duyan bireyler doğal olarak Tahir ile Zühre hikayesi gerçek mi değil mi merak etmektedir. Kültürümüzde efsanevi bir yer edinmiş pek çok olay ve hikaye mevcuttur, bu hikayelerin bazıları ise dillere destan bir aşkı anlatmaktadır. Tahir ile Zühre hikayesi de tam da bahsi geçem efsanevi aşk hikayelerinden birisidir. Öylesine büyük bir aşkmış ki onlarınki, bugün bile duyulduğu zaman içleri acıtan, yaşadıkları hüznü hissettiren bir öyküye sahip.
Kerem ile Aslı’nın aşkından sonra en çok bilinen bu aşk hikayesi rivayetlere göre Urfa-Mardin yöreleri civarında vuku bulmuştur. İki gencin aşkını ve kavuşmak için mücadelesi ise hikâyeye göre şöyledir; Geçmiş zamanın birinde zengin mi zengin, güçlü mü güçlü bir padişah varmış. Dünyevi her türlü nimete sahip olan padişahın büyük bir derdi varmış, öyle bir dert ki ne mal ne şöhret ona deva olmuyormuş. Padişahın derdi, bir türlü evlat sahibi olamaması imiş. Derdi yüzünden kendini eğlencece veren padişah bir gün veziri ile dolaşmaya çıkmış, ikisi birlikte gezerken karşılarına bir derviş çıkmış ve onlara yardım edeceğini, ikisinin de muradının bir evlat sahibi olmak istediğini söylemiş.
Tüm bunları duyan padişah ve vezir heyecan içinde dervişten aman dilemiş. Derviş cebinden bir elma çıkarıp ikiye bölerek, bir yarısını padişaha bir yarısını da vezire vermiş ve eklemiş “bu elmaları yerseniz ikinizde birer evlat sahibi olacaksanız”, derviş padişahın bir kızı vezirin ise bir oğlu olacağını, ileride onları evlendirmelerini söyler ve gider. Elmaları yiyen padişah ve vezirin 9-10 ay sonra çocukları olur, tıpkı dervişin dediği gibi padişahın kızı vezirin de oğlu olur. Kız bebeğe Zühre, oğlan bebeğe ise Tahir ismi verilir.
Tahir ile Zühre çocukluklarını birlikte geçirir, beraber yetişir en iyi hocalardan birlikte ders alırlar ve günün birinde genç olmaya başladıklarında Zühre Tahir’e âşık olur, ancak Tahir onu bir kardeş arkadaş olarak görmektedir. Zühre yüce Allah’a dualar eder, Tahir’e olan aşkının karşılık bulması onun da kendisine aşk beslemesini diler ve duaları kabul olur. Artık Tahir’de Zühre’ye aşk hisseder. Birbirlerine aşkla bağlı olan gençler türkülerle, manilerle aşklarını dile getirirler artık ikisi de birbirlerine duydukları sevdadan emindir. Ancak bir gün padişahın hizmetindeki Arap köle, gençlerin aşkını fark eder ve Zühre’nin annesine söyler. Bu vesileyle bu konudan Padişahın da haberi olur ve karısına artık Zühre ile Tahir’i evlendirmeleri gerektiğini söyler. Karısı buna karşı çıkar çünkü kızını kendileri gibi bir padişah hanedanına gelin etmek istemektedir. Padişaha sürekli Tahir’i kötüleyen karısı bunlarla yetinmez sihire başvurur, kocasını sihirle Tahir’den soğutup saraydan kovmasını sağlar. Birbirine aşık Tahir ve Zühre yıkılırlar, hasretle yanıp tutuşurlar.
Tahir gizli gizli Zühre’yi görmeye gelirken Arap köleye yakalanır, hemen padişaha haber uçar ve Tahir Mardin’de bir zindana atılır. Zindandan yıllar sonra kurtulan Tahir ilk günkü aşkıyla Zühre’nin yanına gider, iki aşık hasret giderir ağlaşırlar, günler böyle geçerken Arap köle yine onları yakalar ve padişaha haber verir. Padişah Tahir’i huzuruna çağırır ve onu idam edeceğini söyler, bunu duyan Tahir Allah’a canını alması için dua eder ve kabul olur, oracıkta son nefesini verir. Tahir’in ölümüyle Zühre yıkılır, aklını kaybeder. Nice doktorlar ona çare bulamaz, bir gün Zühre Tahir’in mezarı başına gider ve Allah’a yalvarır, canını alıp ruhunun Tahir’in ruhuyla buluşması için, duaları kabul olur. Tahir’in mezarı başında Zühre’nin cansız bedenini gören Arap köle kahrolur kendini hançerle öldürür, çünkü için için o da Zühre’ye aşıktır. Zühre’nin padişah babası olanlardan kendisini suçlamış çok pişman olmuştur ancak artık çok geçtir, hem iki geç fidan acılar içinde ölmüş hem kendisi evlat acısına mahkûm olmuştur.
‘Tahir ile Zühre Meselesi’ Hikayesi
Nazım Hikmet’in kaleminden kağıtlara dökülen şiirin derinliği ve anlamlılığı 4 ülkede birden konuşulup yıllar boyu destanlarca anlatılmıştır. Tahir ile Zühreden bahseder şiirde. Yine sonu kötü biten bir aşk hikayesidir bu mesele. Şiiri okurken her satırından öz çıkarım yapabiliriz. Herkes farklı bir cümlesine takılı kalmıştır.
TAHİR İLE ZÜHRE MESELESİ
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
Bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
Yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
Meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
Meselâ denerken damarlarında bir serumu
Ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
Ama o bunun farkında değildir
Ayrılmak istemezsin dünyadan
Ama o senden ayrılacak
Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
Yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.