Defne Koza Evi Yöneticisi Tülay Genç, yeniden canlandırdığı Koza yetiştiriciliği ile birçok kadına ilham oluyor…
BÜLENT KAVUK
Bir proje kapsamında öğrendiği Koza yetiştiriciliğini, 60 kursiyer arasından tek başına devam ettiren ve yeni projesinin ilk adımlarını attığını aktaran Tülay genç, “Aynı kursa gittiğim öğrencilerimiz arkadaşlarımız, benim öğrencim oldu. Ben bu projeyi kendime bir fırsat olarak gördüm ve o fırsattan yararlanarak kendime bir iş olanını yarattım. Aslında tüm insanlara bunu söylemek istiyorum özelikle kadınlarımıza, hiç kimse param yok demesinler, halk eğitim, kültür müdürlüğü herkes kurslar açıyor. Kendine uygun olan bölümleri seçsinler ve gitsinler. Marka aldım, Arapçadan bir kelime seçtim. Markamı ‘kazzalasfar’ olarak aldım. Sebebi eskiden ninelerimiz annelerimizin yaptığı el işi oyalar işlemeler. Kadınlarımızın çalışmasını istiyorum ama zaman sıkıntısı yaşayanlar için blok şeklinde çalışma saati uygulamaya koyacağım. Kadınlarımız boş zamanlarında gelip boş zamanlarında çalışıp bütçelerine katlı sunacaklar. Projenin İlk temellerini attık, bu proje ile kadınlara destek olmaya çalışacağım” dedi.
Devamında Defne Koza evinin kuruluş hikayesini aktaran Genç, kursiyer başladığı serüveni, başarılı bir kadın girişimci olarak sürdürdü. İlk olarak HATMEK bünyesinde öğretmenlik yaptığını, ardından bir firmada uzun süre çalıştığını söyledi. Avrupa Birliğinin (AB) sürdürebilir kanadı olduklarını ekledi. AB belgeselleri çektikleri zamanlar İngiltere’de olan abisinin belgeselleri izlediğini ve abisinin evi olan, şu anda Defne Koza Evini kendilerine hibe ettiğini ekledi. Evi restore ederken, yapısını bozmadıklarını aynı eski dokusunda bıraktıklarını vurguladı.
Defne Belediyesi ile bu projeye başladıklarını söyleyen Genç, “Bir şeyi isterseniz yağarsınız. Defne Koza evini açma sebebimiz, kadınlara İpekböceği eğitimi vermek. Koza birliğini arayıp yumurta istiyor ve 45 gün kadınlara eğitimini sağlıyoruz. Amacımız kadınlar evlerinde besledikleri zaman mağdur olmasınlar, gerekli tüm eğitim ve bilgileri alsınlar. Bizim en temel amacımız ipekçiliği yaymak ve asla ticaret amaçlı değil tamamen ipeğimizi tanıtmak. Unutulmaya yüz tutmuş mesleği canlandırma ve yaşatma adına, belediye başkanımızla birlikte burayı açtık ve kadınlarımıza bir meşgale anlamında bir şey olsun istedik ve projemizin öğretmeni benim kızım Fulya Kadıoğlu, benim en büyük başarım” dedi.
“BİLGİLER BENDE KALMASIN”
Edindiği bilgilerin hepsini büyük bir keyifle kursiyerlere aktardığını söyleyen Genç, “Bu bilgiler sadece bende kalmasın, her kes bu mesleği öğrensin bu işi öğrensin” diyerek, bu mesleği gelecek nesillere aktarmak istediğini ekledi. Yumurtadan başlayıp, dokuma aşamasına kadar 45 günlük bir eğitim verdiklerini ve İsteyen her kese kapılarının açık olduğunu vurguladı.
Randevu sistemi ile çalıştıklarını vurgulayan genç, Sebebinin ise İpek böceklerinin kokuya hassas oldukları, o sebepten buraya gelen misafirlerin kesinlikle üzerlerinde koku olmaması gerektiğini söyledi.
“İPEKBÖCEKLERİNE BİR BEBEK GİBİ BAKILIR”
İpek böceklerinin çok hassas bir hayvan olduğunu aktaran Genç, “Dut yapraklarımızı maydanoz yaprakları gibi minik minik doğrayarak ipekböceklerine veririz. Çünkü onlar bir bebek, en hızlı büyüyen hayvan İpekböceği, su içmeyen tek hayvan İpek böceği, aslında onlara hayvan bile demek istemiyorum. Gerçekten çok farklı. 35 gün yemek yerler, 35 günden sonra sarı rengi aldıkları zaman yaprak yemezler anlamına gelir ve dağdan süpürge otlarını koparır İpek böceklerinin yanına koyarız. 10 günde hiç yemek yemeden kozlarını örerler. 45 günlük süre zarfından sonra kozalar oluşur ve o kozaları makas olmadan açmak imkansızdır” dedi.
Gittikleri fuardan sonra çok güzel geri dönüşler aldıklarını belirten Genç, fuarlardan bir süre sonra kendilerine geri dönüşler sağlandığını söyledi. Ayrıca bu süreç içerisinde öncelikle eşine, ardından kendilerine yardımda bulunan bütün kurum ve kuruluşlara teşekkürlerini sundu.
