Biri Hatay Valisi Mustafa Masatlı diğeri ise Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk. İkisinin de görevleri depremden hemen sonra başladı. Depremin olumsuz koşullarıyla yıllardır boğuşuyorlar.
Yaptıkları, yapamadıkları söz verdikleri veya sözlerini tutamadıkları her ne varsa samimiyetlerinden hiçbir zaman şüphe duymadığım için bu iki isim kabulümdür.
Kendilerine teşekkür ediyorum!
Çünkü biliyorum ki; nüfusu yaklaşık 2 milyona dayanan kocaman bir kent. Üstelik tamımı yıkık dökük, caddeleri, sokakları, altyapısı çökmüş bir şehirde iş yapmak kesinlikle zordur. 2 milyon ve bir bölümü Suriyeli. Özellikle depremden sonra herkesin ama herkesin sorunları oldu. Gün içinde yüzlerce şikâyet, talep, öneri telefonu aldıklarını biliyorum. Depremin ilk yaşandığı dönemde evlerinde yatamadıklarını, çocuklarını ailelerini göremediklerini de biliyorum.
Şehirde neredeyse her gün mekik dokuyan Bakanları günlük ağırlamak bile başlı başına bir iş.
Sizi anlıyorum ve çabanız için emeğiniz için teşekkür ediyorum.
Hakkınızı helal edin!
*
Birde halk cephesi var tabi.
Size kızıp tepki gösterdiğimiz de bize kızmayın, gönül koymayın.
Biz deprem de 4 gün enkaz altında kaldık.
Her ÅŸeyimizi kaybettik.
Paramızı, işimizi, ailemizi, yollarımızı, parklarımızı önemlisi anılarımızın şehri Antakya’yı mızı kaybettik.
Yokluk, yoksulluk çektik.
Halen çadırlarda yaşayanlarımız var!
3 yıla yakın bir süredir teneke kutularda yaşıyoruz.
Elektriği yetersiz, suyu yetersiz, yolları yetersiz, diyebilirim ki her türlü hizmetten yoksun bir kentin sakinleriyiz.
Ve aradan 3 yıla yakın bir süre geçti.
İnsan olduğumuzun unutulmamasını istiyoruz. Antakya’da, Defne’de insanlar yaşıyor. Konut yapalım ama bu arada bu insanların yola, suya, elektriğe ihtiyaçları olduğunu da aklımızdan çıkarmayalım.
Konut tamam ama önce İnsan!
Unutulmasın ki devletin varlık nedeni insandır!
