HABER MERKEZİ
İngiliz Kız Ortaokulu’nda, şimdiki adı Robert Kolej olan Arnavutköy Amerikan Kız Kolejinde eğitim gördü (1961). İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesine bağlı Gazetecilik Enstitüsünü bitirdi (1963). Hukukçu Celile Girgin ile hukukçu ve yazar Ali Fuat Gedik’in kızıdır. CHP Trabzon milletvekillerinden Süleyman Sırrı Gedik’in torunudur. Cemal Süreya ve Ülkü Tamer ile beraber Papirüs dergisi kurucularından olan Uyar’ın deneme, eleştiri ve kitap tanıtma yazıları Yeni Dergi, Soyut, Varlık gibi dergilerde yayımlandı. On öykü derlemesinden Yürekte Bukağı ile 1979, Yaza Yolculuk ile 1986 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı. 60’ı aşkın çevirisi kitaplaşan Uyar’ın günlükleri, “Gündökümü” genel başlığı altında, yayımlandı. 2003 yılında yemek borusu kanseri nedeniyle vefat eden yazarın kabri Zincirlikuyu Mezarlığı’ndadır.
Tomris Uyar, özgürlüğüne aşıktı. Uçsuz bucaksız bir ruha sahipti. Tomris Uyar’a göre ona kimse sahip olamazdı zira o, edebiyat dünyasının sahip olunamaz kadınıydı. Yaşadığı her andan keyif almayı bilirdi. Tomris Uyar’a göre hayat üzülmek ve durup bir şeylere kafa yormak için çok kısaydı. An, o anda yaşanırdı. Kendine has bir yazar dili vardı Tomris Uyar’ın. Yazılarındaki kelimelerin ahengi adeta özgürlük kokuyordu. Hayatının kurallarını kendi koyup yine kendisi yaşardı.
İlk aşk ve olaylı evlilik: Ülkü Tamer
1963’de Tomris Uyar henüz 22 yaşında gencecik bir kızken, 26 yaşındaki delikanlı Ülkü Tamer ile evlendi. İkili, aynı kolejde eğitim görürken büyük bir aşk yaşadılar. Zira sabırsızlıkları yüzünden kolej biter bitmez de yıldırım nikahı ile evlendiler. Aşkları gözlerinde o kadar büyüktü ki onları sadece ölüm ayırabileceğini düşündüler ki öyle de oldu. Lakin onları ayıran ikisinden birinin ölümü değil, evlatarının ölümü oldu. “Ekin” adını verdikleri bebekleri henüz birkaç haftalıkken süt içerken boğularak hayatını kaybetti. Bu durum ikiliyi birbirinden zamanla uzaklaştırdı.
Aşkından dizelerce şiir yazan adam: Cemal Süreya
Ankara’daki Sanatseverler Derneği Lokali’nde tesadüfen tanıştı Cemal Süreya ile Tomris Uyar. O dönemde ikisi de evliydi ancak evlilikleri bu aşkı yaşamalarına mani olamadı. Bir süre sır gibi sakladıkları bu aşk, eşlerinden boşanıp kısa sürede evlenmeleriyle ortaya çıktı. İkilinin çocuğu olmadı. Ancak 3 yıl boyunca iki kişilik bir dünya kurdular kendilerine. Cemal Süreya, Tomris’e hasretinden her akşam oyalanmadan işten çıkar çıkmaz eve gelirdi. Dışarıdan görünen o ki bu aşkın daha çok seven tarafı Cemal Süreya idi. Zaten Süreya dizelerinde adeta bu aşkı haykırıyordu. Anlamamak mümkün değildi. Cemal Süreya ayrılık ardından geçirdiği o zor dönemde hala içinde taşıdığı sevginin yanında bir de nefret duyuyordu Tomris’e. Bir anlık sinirle yırtıp attığı tüm mektuplar ve anılar işte bu nefret yüzünden maalesef ki ulaşamadı günümüze. Cemal Süreya’nın bir yemini de vardı. Bir daha asla Tomris’le yürüdüğü yollardan yürümeyecek ve onunla oturduğu mekanlara girmeyecekti.
Soyadını aldığı adam: Turgut Uyar
Tomris Uyar, Cemal Süreya’dan henüz ayrılmamışken ve Turgut Uyar da eşinden yeni boşanmışken başlıyor bu aşk hikayesi de. En uzun ilişkisidir bu Tomris’in. Bu evlilik Turgut Uyar vefat edene kadar sürmüş. İkilinin Hayri Turgut Uyar adında bir çocukları doğmuştur. Kendisi şu an, İstanbul Üniversitesinde öğretim görevlisidir. Bu aşkı Tomris Uyar şöyle anlatmıştır; 1966 yılında ben zaten Cemal Süreya’dan ayrılmak üzereydim. O da eşinden ayrılmıştı. İstanbul’a gelmişti çocuklarıyla. Burada tanıştık. Asıl tanışmamız herhalde o, çünkü o zaman daha bir yakın oturup konuşma fırsatını bulduk ve mektuplaşmaya başladık. Bu mektuplar önce sadece şiir üzerine mektuplardı. Hala duruyor bende. Genellikle onun şiir üzerine düşünceleri, benim onun şiirleri üzerine düşüncelerim… Ve anladığım kadarıyla çok sıkışık bir dönem geçiriyordu. Yani evlilik hayatında bir süredir yaşadığı tedirginlik ve uyumsuzluk şiirini de etkilemişti, yedi yıldır şiir yazmıyordu. Esin periliği olarak ifade etmek istemiyorum ama herhalde çok konuştuğum, çok dürttüğüm, yazmasını çok rica ettiğim için diyeyim, yavaş yavaş şiir yazma isteği yeniden doğdu”
Turgut Uyar 7 yıl boyunca adeta küstüğü şiirle Tomris sayesinde barışmıştı. Meşhur şiiri “Bozuk Saat” de Tomris için dökülmüştü kaleminden. Turgut Uyar büyük bir kaybetme korkusuyla sevmişti Tomris Uyar’ı. Kaybettiği tüm umutları onda bulmuştu.
“Herkes seni sen zanneder.
Senin sen olmadığını bile bilmeden,
Sen bile
Seni ben geçerken
Derim ki,
Saati sorduklarında;
Onu “O” geçiyordur
Kimse anlam veremez.
Tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
Ettirmek istiyor musun demezler.
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
Zamanı durdururum yüreğimde,
Sensiz geçtiği için,
Akrep yelkovana küskündür.
Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.
Bil ki akrep yelkovanı geçerse,
Atan bu yüreğim durur.
Bırak bozuk kalsın, hiç değilse
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur”
Turgut Uyar
Karşılıksız Aşk: Edip Cansever
Edip Cansever, Tomris Uyar’ın platonik aşığıydı. Hatta Turgut Uyar’ın en yakın dostudur. Öyle ki Turgut Uyar daha hayattayken bu üçlü aynı masaya defalarca oturmuştur. Tomris Uyar için Edip Cansever çok yakın bir dosttu ve ötesi yoktu. Ancak herkes biliyordu ki Cansever’in hisleri dostça değildi. Zira bunu Edip Cansever de saklamıyordu. Her sene 15 Mart’ta yani Tomris Uyar’ın doğum gününde ona bir şiirle seslenirdi. Rivayet odur ki Edip Cansever Tomris Uyar’ın platonik aşkından ölmüştür.