1500 yıllık tarih geçmişe ışık tutuyor!

HABER MERKEZİ

Defne ile Samandağ ilçeleri sınırında yer alan St. Simon Manastırı, efsanesi, eşsiz manzarası ve doğayla iç içe mimarisiyle kentin önemli turistik değerleri arasında yerini alıyor. Defne ilçesine bağlı Aknehir Mahallesi yakınlarındaki gözlerden ırak bir bölgede yaklaşık 480 rakımlı tepede 6. yüzyılda kurulan St. Simon Manastırı, kentin inanç turizminde de önemli yer tutuyor.

Erken Hristiyanlık hac merkezi olarak kabul edilen ve “Stilitler Tarikatı”nın kurucusu Antakyalı St. Simon tarafından dini eğitimler verilmek üzere kurulan St. Simon Manastırı Defne ile Samandağ ilçeleri sınırında yer alıyor.

1500 yıllık tarihe sahip St. Simon Manastırı özellikle hafta sonları yüzlerce yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapıyor. Sadece Hatay’ın değil, Türkiye’nin hatta dünyanın merak ettiği tarihi kalıntılar arasında bulunuyor.

St. Simon’un 10 metre yüksekliğindeki taş sütun üzerinde 45 yıl inzivaya çekilerek yaşadığı yer olarak da anılan manastır, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. İçerisinde kilise, vaftizhane, sarnıç ve diğer mimari kalıntıların görülebildiği manastır, etrafını saran rüzgâr gülleri, tarihi kalıntıları ve doğayla özdeşleşen mimarisiyle ziyaretçileri bekliyor.

Depremden hemen sonra yaşanan acı tablo ile birlikte insanların artık can derdine düştüğünü söyleyen tarih severler, “Manastırın en büyük özelliği, burada Stilitler tarikatının yer alması ve insanların burada ayin yapması. Bunun dışında, tek başına inzivaya çekilmek. Stilitler tarikatının kurucusu Saint Simon Stilit, aynı manastırın benzeri olan yere gidiyor ve orada adaşı yaşlı Simon’dan dini ders alıyor. Gördüğü eğitimden sonra Antakya’ya dönen Simon, burada manastırı kurarak tarikatlarıyla ilgili ayinler yapıp eğitimler veriyor. Tabii ki orada inzivaya da çekiliyorlar. Yaklaşık 1,5 metrelik genişliğinde 10 metre yüksekliğinde olan bu sütunların üzerinde kaldıkları için ‘Terk-i Dünya Tarikatı’ diyenler de var. Burası ayin yapmak amacıyla yapılmış bir yer Antakya’nın ve Antakyalıların tabi ki deprem öncesinde çok güzel bir yaşamları vardı. Bu alanda hem yerli turistler hem de yabancı turistler buraya geliyor ve manastır da zaman geçirerek tarihi kokluyorlardı. Depremden sonra artık kimsenin böyle bir derdi kalmadı. Herkes can ve mal derdine düştü. Ziyaret, turizm falan artık kalmadı” dediler.

KISACA TARİHÇESİ

MS 521 Antakya doğumlu Simeon, depremde kimsesiz kalınca kendisiyle aynı adı taşıyan Halep’te ünlü bir keşişin yanına gidiyor. Tarihte Yaşlı Simeon diye bilinen keşişin yanında dini eğitim alıyor. Genç Simeon Antakya’ya döndüğünde Samandağ’daki bu tepeye çıkıyor ve kendisini tamamıyla Hıristiyanlığa adıyor. Müritleriyle birlikte manastırı inşa ediyor ve Yaşlı Simeon gibi Tanrı’ya daha yakın olmak üzere bir sütunun üzerinde yaşamaya başlıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir