HABER MERKEZİ
- Charles Dickens; Memur çocuğu olan İngiliz yazar Dickens, geceleri uyumakta zorlanan bir insan olup uyuyabilmek için yatağının başı kuzeye çevrili olmalıymış. Dickens yatağın tam ortasında olmazsa uyuyamayanlardan. Bu sebeple kollarını iki yana açıp yatağın ortasını bulmaya çalışırmış. Ayrıca bütün yazılarını mavi renkte kağıtların üzerine, aynı tonlarda mavi ya da lacivert mürekkeple yazdığı da biliniyor.
- Edgar Wallace; Bir çok dedektif romanı yazan Edgar Wallace’ın bu kitaplarının çoÄŸu filmlere konu olmuÅŸtur. Wallace’ın en ilginç alışkanlığı yazmadan önce işçi tulumu giymesi. ÇoÄŸunlukla geceleri yazan yazar, işçi tulumu giydikten sonra, yazarken hava akımının olmadığı cam paravanlarla örtülü bir salondaki büyük masasının başına geçip bol bol ÅŸekerli çay tüketen yazar, diktafon kullandığı için dakikada 60 kelime yazabilmesiyle de ünlü.
- Mark Twain; Gerçek ismi Samuel L. Celemens olan Amerikalı yazar yatakta yazanlardan. Hatta öyle ki kendisi; ”Bana güzel bir yatak verin, size ölmez baÅŸyapıtlar vereyim” demiÅŸtir. Kucağında yazı yazan Twain, dolan sayfaları odasında yerlere savurarak yeni sayfaya geçer, baÅŸ ucundaki komodini ise piposunu doldurup boÅŸaltmak için kullanırmış. Twain’in lakabı ise ”İki kulaç derinlik” anlamına gelmektedir.
- Walter Scott; İskoç Pound’ının üzerinde resmi olan Sir unvanlı İskoç bir yazardır. Çok erken kalkar ve henüz kahvaltı etmeden yazmaya baÅŸladığı rivayet edilir. Hatta en ünlü romanı ”Ivanhoe” yu yazmaya sabahın kör saatinde baÅŸlayıp, hiç ara vermeden bir nefeste yazıp bitirmiÅŸtir.
- James Joyce Dublin’de bulunan Writer’s Museum’ da el yazması yapıtları mutlaka görülmesi gereken yazardır. Bu yapıtları yüz üstü yattığı yatağında, siyah mürekkepli kalemle yazar, ardından düzeltmelerini kırmızı mürekkepli kalemle yapmıştır. Ayrıca 500 kelimelik, içinde hiç tekrarlayan kelime ve isim tamlaması bulunmayan ‘Tek’ bir cümle yazmayı baÅŸarabilmiÅŸ ÅŸahsına münhasır bir kiÅŸilik.
- Alexandre Dumas Hepimizin bildiÄŸi Monte Kristo Kontu, Üç Silahşörler gibi kitapların yazarı olan Dumas, yazılarını peyderpey yazar ve günlük gazetelerde yayınlatırmış. 20 sene içerisinde 300’e yakın eser vererek herkesin hayretini toplayan yazarın bir ‘Yardımcı Yazarlar TopluluÄŸu’ olduÄŸu söylentisi de var. Uyku problemi için doktorunun önerisi üzerine her sabah 7’de kalkıp Arc de Triomphe önünde bir elma yediÄŸi de diÄŸer söylentiler arasında. Kendi icat ettiÄŸi yemekten zehirlenerek ölmüştür.
- Honoré de Balzac BaÅŸucunda bir mum olmadan asla yazamayan yazar. İlginç bir diÄŸer huyu ise yazarken başına yün bir atkı takıp ayaklarını suya sokmasıymış. Kendine bir günlük yazma kotası belirleyen yazar asla bu kotayı doldurmadan masanın başından kalkmazmış. Kahve tiryakiliÄŸi herkes tarafından bilinen Balzac’ın günde 40 fincan kahve tükettiÄŸi söyleniyor. Öyle ki Balzac ne yazık ki kahve zehirlenmesi sebebiyle yaÅŸamını yitirmiÅŸtir.
- Henry Wordsworth Açık havada yazmayı seven yazarlardan olan Henry Wordsworth, kırlara, bayırlara çıkar ve yalnız kalarak yazmayı yeÄŸlermiÅŸ. Bu ünlü İngiliz ÅŸairin hizmetçisi gelen ziyaretçilerin bir ÅŸey sormasına fırsat bırakmadan; ‘Burası efendimin kitaplığıdır. Kendisi ÅŸimdi çalışma yerinde; kırlarda bayırlarda dolaşıyor’ dermiÅŸ.
- Bernard Shaw Tam adı George Bernard Shaw olan yazar evinin dışına bir kulübe yaptırmış ve yazılarını evinden ziyade bu kulübede yazmıştır. Önceleri steno ile yazan yazar ardından daktilo ile yazmaya baÅŸlasa da, daktilo ÅŸeritlerinin silikleÅŸmesine takık olduÄŸu için daktiloyu ya deÄŸiÅŸtirir ya da tamir ettirirmiÅŸ. Ayrıca bir çok ünlü sözün atasıdır. ”Hayvanlar benim arkadaşım ve ben arkadaÅŸlarımı yemem.” en ünlü sözlerinden.
- Friedrich von Schiller Zamanının yakışıklısı Friedrich’in yazma alışkanlığı çok ilginçtir. Yazı masasının üstünde çürük bir elma bulundurmaktan hoÅŸlandığı söylenir. Yazar bu elmayı sık sık koklarmış ve kendini yaÄŸmur sonrası bir ormanda gezerken hayal edermiÅŸ. Bazen de banyoda suyun içinde yazarmış, fakat bu bilginin doÄŸruluÄŸu ÅŸaibeli olabilir.
- H.G Wells Sekreteri olmasaymış yapıtlarının bu güne gelmesi olanaksız olurmuÅŸ. Çünkü yazarın el yazısını çözebilen tek kiÅŸi sekreteriymiÅŸ. Çok karmaşık yazan H.g Wells’in de yazarlık yıllarının bir kısmında ayaklarını suyun içerisinde tutarak yazdığı söyleniyor.
- Henry James yazılarını, çalışma odasının dört bir yanına yüksek sehpalar yerleştirerek ayakta yazarmış. Düşüne düşüne odasını parseller ve en yakın sehpaya düşüncelerini not alarak çalışırmış. Sonradan bunları birleştirerek yapıtlarını meydana getirirmiş.
- Richard Wagner Porsifol Operası üstüne çalışırken eserini bitirmeden banyodan çıkmamış ve suyun sürekli sıcak tutulmasını istemiÅŸ. Ayrıca banyoya sürekli egzotik kokuların getirilmesini söylemiÅŸtir. Nietzche’ nin çok yakın arkadaşıyken neden sonra bilinmez aralarına nifak tohumu girmiÅŸ. ( Kız meselesi olduÄŸu düşünülüyor.)