Orhan Veli’nin gizli ve büyük aşkı Nahit Hanım!

 

HABER MERKEZİ

Ben Orhan Veli

Bir evde oturuyorum,

Bir işte çalışıyorum.

Oktay Rıfat’la Melih Cevdet’tir

En yakın arkadaşım.

Bir de sevgilim vardır pek muteber;

İsmini söyleyemem

Edebiyat tarihçisi bulsun.

Orhan Veli’nin yukarıda bir kısmını alıntıladığım şiirinde verdiği gibi, adını vermediği bir sevgilisi vardı. Ey sevgili, Orhan Veli’nin de söylediği gibi, edebiyat tarihi tarafından barındırılıyor. Ey sevgili Nahit Hanımdı.

Nahit Hanım, Necip Fazıl ve Can Yücel gibi birçok şairin kendisine aşık olmuş bir öğretmendi. Edebiyatın büyük ilgisi vardı ve evde yemek veriyordu. Orhan Veli ile ortak arkadaşları da bulunan Nahit Hanım iki evlilik yaptı. Bu iki evlilik arasında Orhan Veli ile aşk yaşanmıştır. Mektuplar arasında hep Orhan Veli’nin mektupları yer almaktadır. Nahit Hanımın ise sadece bir mektubu bulunmaktadır. Bu mektup, Orhan Veli’ye ulaşamayan son mektuptur.

Orhan Veli ile aşk yaşamasına rağmen tam anlamıyla Orhan Veli’ye kendisini veremeyen Nahit Hanım, mektupların gidişatında söylenmesi gerekir ki, Orhan Veli’yi biraz oyalamıştır. Daha doğru bir tabirle ifade etmek gerekirse, Orhan Veli daha fazla yedi taraflı olmuştur. O dönem Orhan Veli İstanbul’da, Nahit Hanım Ankara’da ikamet etmeye devam ediyor, ancak haftada birkaç kez yazabildikleri mektuplarla haberleşebiliyorlar. Bu mektuplar arasında Orhan Veli’nin sekiz adet şiiri bulunmaktadır. Orhan Veli yazdığı şiirlerini yayınlamadan önce, hatta daha yazarken Nahit Hanımla paylaşmış, beğenisini almayı ummuştur. Bu şiirlerin arasında ‘İstanbul’u Dinliyorum’ şiiri de bulunmaktadır. Bu şiirlerin önemli bir özelliği, yayınlandıkları hallerinden bazı farklılıklar göstermemektedir.

Orhan Veli, dönemsel gazetelere, dergilere şiir ve yazılara geçiş yapmaya çalışıyor. Maalesef o dönemde yaşayan diğer elimizdekiler gibi geçim sıkıntısı çekiyor. Bu geçimdeki mektupların içeriğine de yansımıştır. Orhan Veli birçok mektubunda Nahit Hanımdan özür dileyerek postaya verecek parası yoktu için aslında iki üç gün önce yazdığı mektubu ancak bugün gönderebildiğinden bahsetmişti. Mektupların mahiyeti genellikle ortak arkadaşların üzerindedir. Ancak bunların hepsinde serpilmiş sevgi ve özlem cümleleri de bulunmaktadır. Bir diğer dikkat çeken husus ise Orhan Veli’nin Nahit Hanımı’nı sürekli olarak İstanbul’a çağırması, Nahit Hanım’ın ise bahaneler bularak reddetmesidir. Orhan Veli, Ankara’ya gelinemediğini, ancak kendisinin daha iyi bir durumda olduğunu, dolayısıyla İstanbul’a gelebileceğini ısrarla söylediğini söylüyor. Fakat Nahit Hanım asla İstanbul’a gelmiyor.

Sonunda Orhan Veli Ankara’ya bir haftalığına bir yol bulur, Nahit Hanımın yanına gider. Bir haftanın sonunda açık bir belediye çukuruna düşer. Hafif birkaç sıyrık ile o çukurdan çıkar ve üzerinde pek durmadan İstanbul’a döner. Hemen ertesi akşam İstanbul’dayken yemek sofrasında fenalaşır. Çevredekiler şeker komasına girdiğini zannederek Orhan Veliyi yetiştirirler. Fakat Orhan Veli’nin Ankara’da arızalanan beyin kanaması geçirdiği ve beyin kanamasını geçirerek ve yağladığı anlaşılır. Mektuplar arasında Nahit Hanımın Orhan Veli’ye ulaşmayan bu mektubu, Orhan Veli vefat ancak birkaç gün sonra İstanbul’a ulaşabildi.

Orhan Veli’nin sonuncu aşkı, Nahit Hanım’dı. Kardeşi Adnan Veli de şairin ölene kadar Nahit Hanım’ı sevdiğini söylemiştir.

Orhan Veli Kanık Ankara’da belediyenin açtığı bir çukura düştüğünde henüz 36 yaşındadır, başından yaralanır. İstanbul’a gelir, bir arkadaşının evinde rahatsızlanır. Üzerinde ceketi vardır. Son kez giydiği ceketi… Cebinde de bir diş fırçası ve o diş fırçasına sarılı bir kağıt parçası. Kağıdın üzerinde bitmemiş bir şiir… “Aşk Resmigeçidi”

ORHAN VELİ’NİN CEBİNDE BULUNAN YARIM KALMIŞ ŞİİRİ

Orhan Veli, şöyle anlatmış kendini: “1914 yılında doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak saldım. 13’te Oktay Rıfat’ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım. 17 yaşında bara gittim. 18’de rakıya başladım. 19’dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25’imde başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok aşık oldum. Hiç evlenmedim.”

Veli öldüğünde, ceketinin cebinde, diş fırçasına sarılmış bir kağıt bulundu. Kağıtta, yarım kalmış ve bir kısmı da okunamayak kadar silik bir şiir vardı. “Aşk Resmi Geçidi” isimli yarım kalmış o şiirini Veli, aşık olduğu 12 kadına yazmıştı.

*

Ve işte, o kadın!

Gelelim sonuncuya.

Ona bağlandığım kadar

Hiçbirine bağlanmadım.

Sade kadın değil, insan.

Ne kibarlık budalası,

Ne malda, mülkte gözü var.

Eşit olsak, der

Hür olsak, der

İnsanları sevmesini de bilir,

Yaşamayı sevdiği kadar…

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir