Yılın ilk 3 ayında 4 bin 711 artçı

HABER MERKEZİ

Geride bıraktığımız 6 Şubat 2023 depremi üzerinden neredeyse 15 ay gibi uzun bir süre geçti. Yaşanan o güçlü depremler sonrasında irili ufaklı çok sayıda artçı deprem daha yaşandı. Yetkili birimler sadece 2024 yılının ilk üç ayı olan Ocak, Şubat ve Mart aylarında deprem bölgesinde 5 bine yakın artçı deprem yaşandığını söylediler.

Bilindiği üzere ülkemiz dünyadaki en aktif fay hatlarına sahip. Türkiye’nin neredeyse tamamında deprem riski var. Bu yılın ilk üç ayında 9 bin üzerinde sarsıntı kaydedildi. Asrın felaketinin yaşandığı illerde ise bu süreçte 4 bin 771 deprem oldu. 4 ve üzeri büyüklüğünde depremler meydana geldiği ve Marmara’da olası bir depremin her an olabileceği ifade ediliyor.

MARMARA KORKUTMAYA DEVAM EDİYOR

Prof. Dr. Naci Görür, “İstanbul çok büyük bir afetle karşılaşabilir bütün gücümüzle Marmara Bölgesini deprem dirençli hale getirmeliyiz. İstanbul çok büyük bir afetle karşılaşabilir. Zaman, İstanbul’u depreme hazırlama zamanıdır. Bütün gücümüzle; hükümetle, yerel yönetimle, bilim dünyasıyla; İstanbul’u, Marmara Bölgesi’ni deprem dirençli hale getirmek yolunda gayret sarf etmeliyiz. Depremi hemen bekliyoruz, hemen işe başlamak lazım” dedi.

Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul depreminin kısa süre içerisinde meydana gelmesini beklediklerini belirterek, bu anlamda özellikle söz konusu bölgenin ‘dirençli kent’ haline getirilmesi için hızla çalışmalara başlanması gerektiğini söyledi.

MESELE NET OLARAK ANLAŞILMADI

Ancak ‘Deprem dirençli kentler’ olgusunun Türkiye’de henüz net olarak anlaşılmadığını ifade eden Görür, “Deprem dirençli kent demek, büyük boyutta bir deprem olduğu zaman o depremi minimum hasarla atlatan kent demektir. Türkiye’de 5-6 büyüklüğündeki bir depremde bile binlerce insanımız ölüyor. 6 Şubat depremlerinde 50 binden fazla insanımızı yitirdik. Artık bu çağda bu dünyada, bu teknolojide insanlar bu kadar ölmüyor. Japonya’da, Uzak Doğu’da daha yeni depremler oldu. 3-5 kişi, 50 kişi ancak kayıp verdiler. Bizde ise tam bir felaket. Bizim yapacağımız şey deprem dirençli kentler oluşturmaktır. Deprem dirençli kentleri oluşturmak için önce kentin bütün bileşenlerini deprem dirençli yapmak lazım. Deprem gelmeden önce tespit edip verebilecekleri zararı azaltarak bu işi yürütmek lazım. Bizde siyasiler bu işi yanlış anlıyorlar. Bir kenti depreme hazırlama denildiği zaman sadece yapı stokunun üzerinde duruyorlar. Halk da deprem dirençli kent deyince ‘yeni bir bina yapılmalı’ diye anlıyor” ifadelerini kullandı.

HAREKETE GEÇME KONUSUNDA YETERSİZLİK VAR

Türkiye’de depremden korunmaya yönelik pek çok çalışmanın yer aldığını ancak harekete geçme konusunda yetersiz kalındığını söyleyen Prof. Dr. Görür, “Araştırmanın depreme çare olması değil, araştırmaların depremi zararı azaltma noktasında bize bir şey sunması lazım. Bunu da sunabiliyorlarsa ne ala ama şimdi konumuz araştırma yapmak değil. Halk her an büyük bir deprem gelebilir korkusunu yaşıyor. İstanbul çok büyük bir afetle karşılaşabilir. Zaman, İstanbul’u depreme hazırlama zamanıdır. Bütün gücümüzle; hükümetle, yerel yönetimle, bilim dünyasıyla; İstanbul’u, Marmara Bölgesi’ni deprem dirençli hale getirmek yolunda gayret sarf etmeliyiz; tıpkı dünyada olduğu gibi. Depremi hemen bekliyoruz, hemen işe başlamak lazım” ifadelerini kullandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir