“Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız.
Sizlerden çok şey bekliyoruz.”
Mustafa Kemal Atatürk
Kendi ulusunun bağımsızlığı için, en sıkıntılı anında bile tüm dünyaya kafa tutabilen Mustafa Kemal Atatürk, yukarıdaki sözleriyle ne anlatmak istemiş?
Bilinmeyecek yanı yok tabi; birilerinin zoruyla 1. Dünya Savaşı’na girmiş olan Türkiye, birlikte savaşa girdiği ülkelerin yenilmesiyle yenik sayılmış, toprakları işgal edilmiş.
İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar, İtalyanlar, Anadolu’nun değişik yerlerine girmiş, babalarının toprağı gibi sahiplenmeye çalışmışlar. İnsanımızı hor görmüş, aşağılamış, dövmüş, öldürmüşler. Yer altı ve yerüstü zenginliklerimize el koymaya, onları kendi ülkelerine akıtmaya kalkmışlar.
Nereye kadar?..
Mustafa Kemal Atatürk ortaya çıkıp, arkadaşlarını da toparlayıp, Türkiye’nin kurtuluşu adına, tüm dünyaya örnek olacak olan Anadolu devrimini başlatana kadar!..
Anadolu yoksul, Anadolu aç, Anadolu çıplak. Ne ağıl kalmış ne mal, ne tarla kalmış ne tapan. Arpa, darı gibi, belki bugün yüzüne bile bakılmayan tahılgilleri bulan varlıklı sayılıyor o yıllarda. Silah yok, cephane yok, top, tüfek, uçak yok. Düzenli bir ordu da yok tabi.
Samsun’dan başlıyor yolculuk. Amasya, Sivas, Erzurum; toplantılar, kongreler, yolculuklar ve yorgunluklar…
Kolay değil elbette ki. Onca olumsuzluğa karşın, Anadolu gibi geniş bir bölgeyi kontrol altına alacaksınız, savunacaksınız ve bağımsız bir ülke haline getireceksiniz!..
Mustafa Kemal Atatürk bunların tümünü yaptı. Ne zorluk dinledi, ne yokluk. Baştan aldı, sona kadar erdirdi…
23 Nisan böyle bir öykünün son halkasıdır. İşgal, kan, gözyaşı, yokluk, acı derken; bağımsız bir ulus, özgür bir ülke yaratmanın çarpıcı görüntüsüdür. 102 yıl önce bugün, 23 Nisan 1920’de, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bağımsız bir ülkenin en üst kurulu olarak açıldı.
Hemen her yeni ve güzel şeyi birilerine adayan Mustafa Kemal Atatürk, belki de en anlamlı gün olan 23 Nisan’ı çocuklara armağan ederken ne düşünmüştü dersiniz?..
Bir ülkenin, bir ulusun geleceği olan yapı, çocukların minicik elleriyle kurulacaktır. Bugün kalem tutan o eller, gelecekte üretim için nasır tutacaktır. Kendi ülkelerinin bağımsızlığı için, gerektiğinde silah da tutacaktır. Dileyelim de silaha gerek kalmasın…
Sevgili çocuklar; bu en büyük bayramı, sizin bayramınızı kutluyorum…