Sözcüklerin Ucuna Gitmek

 

Akşamüstü birden çekildi içim tepelere;sözcüklerim  kımıltısız  boşluğun uğultusu yalnızlıktan,acıdan,sonsuzluktan bahsediyordu.Zamanın kandilinde titreyerek alacakaranlığın içinde dağılıyordu. Sözcüklerin  limanında yerleşik olmayan ruh halim tedirgin gidişlere hazırlanıyordu.Evimde değildim. Sözcüklerin doğuşlarının dalgaları yüreğimin kıyılarını vuruyordu. Mülteci bir sessizlik  gibiydi sözcüklerim sürekli tehdide zorlanan.

Kışkırtılan öfkenin ,şiddettin,bireyleri nasıl çürüttüğünü izlerken onlara ait ne kadar sözcük varsa terkediyorum. Bilinç boşluğunun içinde savrulan saldırgan öznelerin kendini merkeze koyan aidiyet duygusundan yoksun sözcüklerinden acıyarak uzaklaşıyorum .

Sözcüklerin yalnızlıklarının uçlarına basarak ,uzun iç çekişlerin ve  suskunlukların ayak izlerinin peşine düşüyorum.Durup dururken sözcükler  içini  dökmüyor,gözyaşından bahsetmiyorlar. Bekletirler, haykırırlar, yanlış  anlaşılırlar,küserler  uzun süre ; çok   uzun bekler yüreğin onların  eşiğinde.

Bir anı düşünerek seçtiğim sözcüklerin büyülü dünyasında sükünetle ,telaşa kapılmadan onu bir tanıma kavuşturan kadar dolaşıyorum.Arzunun ,hüznün ,acının,gitmelerin  en saf damıtılmış haline dönüşen içimdeki sözcüklerle geçmişin yaşanmışlıklarından seçtiklerimi düşlerimin sözcükleriyle biçimleyerek yeni yaşanmışlıklar yaratıyorum.Sözcüklere yeni bakışlar ,dokunuşlar ,sesler ,kokular ,aşklar,tatlar ekleyerek  anlamlı bir hayatı yaşanılır kılmaya çalışıyorum çıldırmamak için bu kadar kirlilikte .

Kaderi vardır sözcüklerin, unutulmak gibi vefasızlık edildiğinde  ölüp  giderler ;bir daha asla gün  ışığına  çıkmazlar . Sözcüklerden ruhuna bir elbise  yapana kadar çilenin bir çok makamından  geçer  insan. Sözcüklerin  iç sesleri ,kokuları ve renkleri yüreğinin ovasında  davetkar bir şölenle nasılda usul usul diğer sözcüklerle  el ele tutuşup  hakikatin kapısı  olurlar.

Anlam dünyamızın  kapılarıdırlar.Onlarla bakarız  hayata, onların penceresinden kendi içimizin bakışını  üretiriz ve bu  dostluk  ilişkisi  büyük  yalnızlıktır. Sevincin  ,acının  elleri gelip sözcüklerin  yüreğini  ılık   nefesiyle  okşamayana  kadar tomurcuklanmıyor çoğu kez.

Başlangıcın  o sonsuz sükuneti gibidir sözcükler;anıların ıssız vadisinde sessizce uyur şimdiki zamanın içine çağrışımlarla düşer ,üperterek uyandırır an’a. Gecenin  diline ,şafağın  aydınlık kokusuna ,gölgenin  serin rengine nasıl  dönüşür çoğu  zaman bilemezsiniz..Oyunlar oynarlar belleğine ve yüreğine.Dalgalarıyla sersemletip bir deniz gibi fırlatıp atar gövdeni sahile.

Yalnızlık  onları sevmekle başlıyor  ve onların tanımsız yanyana gelme biçimleriyle. Sözcükler  öyle bir sessizliktir  ki  gözyaşlarıyla  gelir bir ezgiden  sonra …

Bilmediğim  bir sözcük  gibiyim dağılıyor gövdem cümlenin başlangıcında.Dilimin tüm sözcüklerini çağrıdım.Acılarımı sözcüklerimle iyileştiriyorum bütün itirazlara rağmen .Zamanın yüzünden küskünlüklerini topladım .Ruhumun yaralı cümlelerine sürdüm sözcükleri.

Sözcüklerin ucuna gittim .

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir