HABER MERKEZİ
Antik dünyanın yedi harikasından biri olan İskenderiye Feneri, M.Ö. 297’de 1. Ptolemaios döneminde inşa edilmeye başlanmış ve M.Ö. 247’de oğlu 2. Ptolemaios tarafından tamamlanmıştır. Mimarı Knidoslu Sostratos’tur. Fenerin orijinal adı “Pharos,” Yunanca’da “parıldayan ışık” anlamına gelir.
İskenderiye Fenerinin orjinal adı Pharos’tur. Pharos Yunancada “parıldayan ışık” anlamına gelir ve Fenerin yapıldığı adanın da ismidir. Pharos adası ise ismini Yunan mitolojisindeki “kahin deniz Tanrısı” Proteos’tan almıştır. İskenderiye Feneri üç katlı olup yüksekliği 100-120 metre arasıdır. 1. Katın yüksekliği 60 metredir. 2. Katın yüksekliği 30 metredir. 3. Katın yüksekliği 15 metredir.
Dünyanın yedi harikası arasında insanlara pratik faydaları olan tek eser İskenderiye Feneri’dir. İlk deniz feneri olarak bilinen bu mimari harikası, zorlu havalarda denizcilerin Mısır’ın en önemli limanı olan İskenderiye’ye ulaşmasını sağlar. Fener o dönemde mimarlar için farklı bir anlam taşıyordu: Boyu 117 metre olan İskenderiye Feneri, insanoğlunun inşa ettiği en yüksek yapıydı. Bilim adamları ise daha çok fenerin “mistik” ayna sistemiyle ilgilendiler. Bu sistem sayesinde fener 50 km uzaktan görülebilirdi.
Büyük İskender’in ölümünden kısa bir süre sonra, komutanlarından Ptolemy Soter Mısır’ı ele geçirir. İskenderiye kentini kurarak, burayı ülkenin başkenti ilan eder. Kentin limanının açıklarında küçük bir ada bulunmaktadır: Pharos Adası.
Efsaneye göre, adanın ismi Pharaoh’nun Adası’ndan gelmektedir. Ada, bir bentle karaya bağlanmıştır, bu da kent için “Heptastadion” denen ikinci bir liman oluşturur. Deniz koşulları, fenerin yapılmasını zorunlu kıldı. Pharos Adası’nın üzerine bir fener inşa etme fikri, MÖ 290 yılında Ptolemy Soter’e aittir. Ancak Soter’in ömrü fenerin yapımının tamamlanmasını görmeye yetmez, fener oğlu Ptolemy Philadelphus döneminde tamamlanır. Eserin mimarı Öklid’in çağdaşlarından Sostratus’tur, ancak fenerle ilgili karmaşık hesaplar, dönemin en büyük bilgi merkezi olan İskenderiye Kütüphanesi’nde yapılmıştır. Eser, Kurtarıcı Tanrı olarak nitelenen Ptolemy Soter ve karısı Berenice’e adanmıştır. Yüzyıllar boyunca fener, gece yakılan büyük ateş, gündüzleri ise güneş ışınlarının yansıtılması yardımıyla denizcilere yol gösterdi. Roma paralarının üzerine fenerin motifleri basıldı.
Araplar Mısır’ı ele geçirdiklerinde İskenderiye’ye hayran kaldılar. Fakat yeni istilacılar Akdeniz ticareti ile bir bağları bulunmadığından başkenti Kahire’ye taşıdılar. Yanlışlıkla indirdikleri aynayı ise bir daha asla yerine koymadılar. MS 956 yılında meydana gelen büyük depremde fener küçük hasarlar gördü. 1303 ve 1323 yıllarında gerçekleşen iki büyük depremin yarattığı hasar daha büyük oldu. 1349’da fereri ziyarete giden Arap seyyah İbn Battuta, yıkıntıların içine giremedi.
Fenerin ömrüne son noktayı koyanlar ise Memlükler oldu. 1480 yılında Sultan Kayıtbay, İskenderiye’yi savunabilmek amacıyla fenerin bulunduğu yere bir kale inşa ettirdi. İskenderiye Kalesi bugün hâlâ yerinde duruyor. Kalenin yapımında fenerden düşen kayalar ve mermerler kullanıldı.