Bir yaşam öyküsü; ANTAKYA VE DEFNE

Toz, toprak ve sinek mevsiminin geride kalmasına günler kaldı. Artık Antakya ve Defneliler birkaç güne kalmaz pencerelerini açabilecek duruma gelecekler. Yaşanan ve yaşanacak olan yağış toz, toprağı ve elbette beraberinde sineği de götürecek…

Bu iyi.

İyi ama daha kötüsü gelecek.

Sonbahar ve Kış!

Sonbahar ve Kış mevsimlerinde dünyanın diğer tüm ülkelerinde olduğu gibi olağan bir durum yaşanır. Bu olağan durum Antakya ve Defne içinde geçerli elbette. Havalar soğur ve yağmur başlar. Hava biraz daha gerginleşir. Bu dönem yaklaşık 6 ay devam eder. Antakya ve Defne ilçeleri hariç birçok yerleşim biriminde bu iki mevsim sevinçle karşılanabilir. Pencereden yağan yağmuru bir fincan kahve eşliğinde izlemeğe kim hayır diyebilir ki…

Bir taraftan ısınmanızı sağlayan cihaz çalışırken diğer bir taraftan kanepenizde uzanmanın keyfi ne ile değiştirilebilir ki…

Sonbahar da ağaçlardan düşen sarı yaprakların üzerine basarak yürümek…

Yağmur altında sakin adımlarla hedefe gitmek…

Göze de gönüllere de hoş geliyor değil mi?

Eminim evet diyorsunuz!

AMA…

Antakya ve Defne için ne yazık ki bu hiç mümkün değil. Bugüne kadar hiç mümkün olmadı ve bugünden sonra da mümkün olabileceği ihtimalini ne yazık ki düşünemiyorum…

Hele ki deprem sonrasında…

220 bin kişi konteynırlarda yaşıyor!

Sayı kesin bilinmemekle birlikte çadırlarda yaşayanlarda var!

Elektrik kesintileri başladı başlayacak…

Diz boyu çukurların oluşturduğu göletlerde araçlarınızla satranç oynama zamanı başlayacak.

Ayrıca çamuru unutmamak lazım!

Koca kamyonların trafikte ki tehlikeli seyirleri kaygan yollarla ikiye çıkacak…

Bir tiyatroya, sinemaya gitmek istesen büyük bir lüks. Ne Antakya’da ne de Defne’de var.

Bir park bahçeye gezintiye çıksan o da yok!

Yeşil alanlar ve parklar savaş alanı sanki deprem daha dün yaşanmış gibi…

En fazla tenekeden çevrilmiş bir çay bahçesi veya lokantaya gidebilirsin ki orada da bir kahveyi 50 liraya içer bir kebabı ortalama 200 liraya yersin…

Tabi memleketin ekonomik durumunu ve bu iki ilçeye yansımasını hiç söylemeyeceğim.

O biraz derin mevzu!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir