Bak evlat sana dünyamızı anlatacam:
Ne güzel bir dünyada yaşıyoruz;
Evrenin en güzel gezegeniyiz,
Cennetten kovulduktan sonra yerleştiğimiz gezegeni cennete çevirdik.
Doğanın hiçbir işleyişine müdahale etmedik.
Hayvanların yaşam sahalarını daraltmadık. Onlardan müsade istedik beraber yaşamak için. Bize yol açtılar, süt verdiler.
Hatta etlerini ikram ettiler, yok olmaz dedik.
Mahcubiyet yaşadık. Çünkü onların ikramlarına karşı verebilecek hiçbir şeyimiz yoktu.
Uçanlar uçmaya, sürünenler sürünmeye, yüzenler yüzmeye, zıplayanlar zıplamaya, yürüyenler yürümeye devam ettiler. Her şey olabildiğince güzel…
Ya nehirler, onlar da bizlerden çok memnun. Hiçbirinin akışına müdahale etmiyoruz. Üstlerini örtmüyor, geçitler yapmıyor, setler örmüyoruz. Ve bunun karşılığında bizleri üstlerinde taşıyorlar.
Ağaçların mesajını da iletmek isterim.
Siz insanlar ne kadar güzelsiniz, sizlere gölge olmaktan, sizlere meyve vermekten, mevsiminde dökülen yapraklarımızdan aşk nağmelerini üretmenizden dolayı biz son derece mutlu olurken, sizlerin bizi canınız pahasına korumanız ve yeşil bir dünyanın sürekliliği için verdiğiniz mücadele bizi ziyadesiyle yaşama sıkı sıkıya bağlıyor.
Silahlardan – ki ne olduğunu da bilmiyorum- bahsedildiğini hiç duymadım. Çünkü herkes kendi kendine ölüyor. Tıpkı bitkilerde ve hayvanlarda olduğu gibi. Güneş bir doğuyor neredeyse batmayı unutuyor. Günler o kadar uzun, sözcükler o kadar kısa ki, kimse kimseye uzun uzun bir şeyler anlatma ihtiyacı hissetmiyor. Bizim gezegenimiz -dünyamız- böyle işte. Gözler yetiyor sevmek için. Zaten hiç bir kavramın zıttı da yok. Her şey herkes tarafından aynı değere sahip. Bizim dünyamızda tek bir maden var. O da insan. İstediğin zaman istediğin yere gidebilir, istediğin yerde kalabilir, istediğin yerde ölebilirsin. Biz de tek zenginlik sevgimizdir. Sayı saymayı bilmeyiz. Matematiğimiz yok bizim. Savaşmayı bilmeyiz. Tarihimiz yok bizim. Yaşımızın kaç olduğunu bilmeyiz. Takvimimiz yok bizim. Kısaca öleceğimizi biliriz sadece. Bundan ötürü götürümüz yok bizim.
Anladın mı evlat?
Bizim dünyamız bu.
Başkalarından duymuştum, farklı farklı gezegenler de varmış.
Baştan sona kokuşmuş, her türlü çirkinliğin yaşandığı…