İnsanları dikkatle inceleyince ya kızıyor ya darılıyor ya mesafe koyuyor olduğunu görüyoruz ama atladığımız önemli bir husus var o da duygularımızı ifade etmek.Geciktirmeden,dozunda,yerinde,doğru kişiye ve incitmeden,amaçtan sapmadan…
İnsanlar çocukluk travmalarından çok kolay kurtulamıyor.Küçükken korkutulmuş ise öfkeli;,utandırılmış ise küskün oluyor genelde.
Çocukken bunları yaşamış olmamız bunun kaderimiz olduğunu değişmeyecek olduğunu göstermiyor tabi ki. Ancak bu noktadaki nüans tepkimizi sakin,kısa ve öz şekilde vermemiz.
Diyelim ki sana ‘Ne kadar beceriksizsin’diyen bir patrona ‘sen önce kendine bak’ya da ‘sen göster de gösterelim’ diyemeyiz ,bu bizi işimizden edebileceği gibi düşman da kazandırabilir. Bu tarz bir süreçte karşı taraf çok öfkeli ise sakinleşince konuşmak,biraz hava almak,dışarı çıkmak ,etraftaki nesneleri saymak faydalı olacaktır.Şayet ağır dozda bir eleştiri varsa dediklerinde küçük bir noktayı onaylayıp ama deyip hoşlanmadığınız bölümü söyleyip sonra da öneri ile bitirmek etkili sonuçlar verecektir. Ya da şu an söylediğin beni kırdı,incitti,üzdü demek de sizi iyi hissettirecektir.
Duyguları ifade ederken üzgünüm,kırgınım,hayal kırıklığına uğradım,güçsüzüm…demek zayıf gösterir gibi gelebilir size. Ancak duygularını gizlemek seni dışa güçlü içsel olarak daha zayıf hale getirir.
Bazen duymazdan gelmek,yorum yapmamak,asgari konuşmak da etkili olur.
Geçenlerde şöyle güzel bir söz duydum: ‘Bir söz eğer karşı tarafa ulaşmayacaksa,onu hiç söylememek daha iyidir.’
Rahatsız oluyorum,senin gibi düşünmüyorum,katılmıyorum… kalıpları da kendini ifade edip karşının oklarını üstüne çekmeyecek etkili birer söz öbeği bunu da unutmayalım.
Duygular dalgalar gibidir; gelmesini engelleyemezsin ama hangisinde sörf yapacağını sen seçersin.
Jonatan Martensson
Duygusuz karanlığı aydınlatamayız ve bitkinliği harekete çeviremeyiz.
Carl Gustav Jung