Bozuk toplumun bozuk bireylerden oluÅŸur. defalarca yazdım, söyledim. Åžu karanlık dönemlerinde bazı kurum, kuruluÅŸ ve varlıklı kiÅŸilerin “yardım” adı altında kendilerini nasıl tatmin ettiklerini izliyoruz.
En kalitesiz bir kaç gıdayı sığdırdıkları kolilerin önünde boy boy fotoÄŸraflar çektirip, “bakın, görün biz yardım yapıyoruz” demelerinden utanç duyuyorum.
En kötüsü de yardım yaptıkları evlerin fotoğraflarını çekip, ihtiyaç sahibi insanların onurlarını kırmalarıdır.
Siyasi parti, dernek, vakıf vb. kurum – kuruluÅŸ amblemleri altında bol reklamla yapılanlar yardım deÄŸildir.
En basit ifadesiyle ÅŸovdur…
Duygu tatminidir…
Rezilliktir…
Yardım nasıl yapılır, nasıl planlanır gibi sorulara cevap aramıyoruz. Yapılan yardımın içeriğini de merak etmiyoruz.
Ülkemizin bir zamanlar dünyada tarım, hayvancılık, madenler vb. yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla kendi kendine yeten bir ülke iken, nasıl bu hallere düştüğü sorusudur.
Her türden insan iletişimleri hukuk, ahlak ve dürüstlük temelinde şekillenirdi.
Kimse kimsenin yoksulluğu üzerinden reklam yapmazdı. İhtiyaç sahibi olmasından zevk duymazdı. Kimi zaman insanların yetişemediklerine önce komşuları yetişirdi.
Kimselere duyurmadan, bildirmeden, yardım edilirdi.
Sessiz ve mahcup…
İnsanlık ve erdem vardı.
Onur vardı. Åžeref vardı… Utanma duygusu vardı. Bir zamanlar nüfus azdı, teknolojik imkanlar kısıtlıydı.
Ama insanlar mutlu ve onurluydu. Gelecek kaygıları yoktu.
Bir zamanlar bilgi, bilim, eğitim, cesaret, mertlik, kardeşlik, paylaşmak, vatanperverlik yankılanırdı ve dünya bize gıptayla bakardı.
Açlık, yokluk, işsizlik, yolsuzluk, gasp, tecavüz, cinayetler, katliamlar, çevre kirliliği vb. her türden kötülük parmakla sayılacak kadar azdı. Yaşanan sorunlar çözülürdü.
Kötülükler azalırdı..
Gurur duyulacak bir ülkenin kimliğini taşırken rehberimiz Mustafa Kemal Atatürk yol açmış, bizlere doğruları göstermişti.
Kötülükler azdı… Nefret azdı… Yoksulluk azdı…. Kötü insanlar azdı…
Barış, huzur ve bereket vardı. Peki ya geldiğimiz bu günlere bakar mısınız? Bazı kurum, kuruluş ve kişilerin her türden yolsuzluk, adam kayırma, belli zümreleri zengin etme, kin ve nefret yaymak, ülkeyi parsel parsel satmak ve yağmalamakla meşguller.
Acı çığlıklar, çaresizlikler ve intiharlar almış başını gidiyor. Tehlikeli bir bataklığa dönen ülkede insanlar umutsuz ve gelecek kaygısı içindeler.
Evet eskiden ne güzeldi ki kötülükler azdı ve insanlar kardeşti.
Merhamet vardı. Dürüstlük vardı…
Åžimdilerde ne yazık ki kötülükler az deÄŸil azmış ve insanlar kardeÅŸ deÄŸil KALLEÅžLER…