Öğrenilmiş çaresizlik

-“Gerçekçi ol imkansızı iste” Che Guvera-

Öğrenilmiş çaresizlik, organizmanın göstermiş olduğu tepkilerin sonuca ulaşmaması durumunda, sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan inanç ile gelen bir ruh hali durumudur.

Öğrenilmiş çaresizlik, belli bir durumda sürekli olarak olumsuz tepki alma deneyimi sonucunda ortaya çıkan başarısızlığı kökten kabullenme durumudur. Başarısızlığı kabulleniş öylesine güçlü bir psikolojik etkidir ki bazen başarısızlığın önündeki tüm engeller kalksa da kişi başarısız olacağına inandığı için engelin kalkmış olduğunu fark edemez. Üstelik öğrenilmiş çaresizlik girdabına kapılmış kişinin tek handikabı belirli bir konuda başarısız olmakla da sınırlı kalmaz. Bu durum, akıl sağlığını ve kişisel gelişimi de olumsuz etkiler. Öğrenilmiş çaresizlik farklı boyutlarda hemen herkeste görülebilir.

Kişi belli bir olayın sürekli olarak olumsuz bir sonuca varacağına inanması ve bu olumsuzluğu değiştirmek için yapabileceği hiçbir şey olmadığına inanması öğrenilmiş çaresizligin temel belirtileridir. Örneğin; Öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerin birçoğunda öğrenilmiş çaresizlik gözlemlenir. Öğrenme güçlüğüne, öğrenilmiş çaresizliğin eklenmesi öğrenmeyi ve akademik başarıyı daha da zorlaştırır ve bu ikisi birbirini pekiştirir.

Öğrenilmiş çaresizlikte başarısızlığı kabulleniş öylesine güçlüdür ki bazen başarısızlığın önündeki tüm engeller kalksa da kişi başarısız olacağına inandığı için engelin kalkmış olduğunu fark edemez. Araştırmalar sonucunda öğrenilmiş çaresizliğin depresyon ve daha birçok mental sağlık sorunu ile güçlü bir ilişkisi olduğu ortaya konmuş; hayvanlar üzerinde yapılan deneylerle bu bilgi doğrulanmıştır.

Pire Deneyi:

Pireler, farklı yükseklikte zıplayabilen hayvanlar. Bilim insanları, pireleri 30 cm yüksekliğindeki cam bir fanusun içine koyar ve metal olan zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler, zıplayarak kaçmaya çalışırken tavandaki cama çarparak düşerler. Zemin sıcaktır, tekrar zıplar ve tekrar cama vururlar. Defalarca tekrarlanır bu… Sonuçta pireler, o zeminde 30 santimden fazla zıplamamayı öğrenir. Deneyin ikinci aşamasında tavandaki cam kaldırılır ve zemin tekrar ısıtılır. Görülür ki pireler yine eşit yükseklikte yani 30 cm zıplamakta. Yani tavandaki camın kaldırılması pirelerin daha yükseğe zıplamalarına olanak sağladığı halde hiçbiri buna cesaret edemez. “Cam” engel olmaktan çıksa da pireler artık zıplamaktan vazgeçmiştir. Belki 1-2 cm daha yükseğe zıplasalar, fanustan kurtulacakken sonucun bir şeyi değiştirmeyeceğine inandıklarından bunu denemezler bile!

Fil Deneyi:

Filler çok küçük yaşlardan itibaren büyük kazıklara bağlanır, kaçmamaları için. Yıllar geçer, filler büyüdükçe kazıklar ufalır ama filler kaçmaya yeltenmez!

Sonuç olarak öğenilmiş çaresizlik, yaşantı ya da izlenim sonucunda organizmada oluşan gerçek dışı olumsuzlama durumudur. Bu durumlardan kurtulmanın en önemli göstergesi olumlamadır.

Ne mi yapmalıyız?

Yok, olmaz bu iş”in karşısına OLACAK,

Ne yaparsan yap, sonuç hep aynı olacak”ın karşısına VAZGEÇME,

Asla çözülmez bu durum, ben sana söyleyeyim”in karşısına ÇÖZÜLÜR,

Bizim hangi işimiz düzgün gitti ki bu gitsin”in karşısına PES ETME, gibi olumlama ifadelerini koyarsak, bizi çevreleyen bu zincirlerden kurtulabiliriz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir