Travmalar “Çocukluk Yaraları” – 9

Korku durağında çok uzun süre kaldın. Artık o düşük seviyeli korkuyu sakınma haline evirmen çevirmen gerek. Sakınma hali sana saygıyı da verecek mesafeyi de verecek. Sen saygılı olarak sakındığında korku enerjisinden bir basamak yükselmiş olacaksın. Öncelikle nelerden korktuğunu listeleyebilirsin. Görünmeyen varlıklar, yakınlarının kaybı, ayrılıklar, kaybetme korkusu, ölüm korkusu. Bu korkular düşük seviyeli. Ama bil ki hayat devam ediyor. Bu şu an kabullenilmesi en zor durum. Çünkü bilinçaltı negatif duyguları daha önde tutar ve güzel anıları geride bırakır. Senin yapman gereken negatif bir duygun ön plana çıktığında güzel anılarını hatırlaman. Bunu ne kadar başarabilirsen o oranda bilinçaltın güzel anıları da sana iletmeye başlayacaktır. Böylece gelecek için de güzel planlar yapmaya başlarsın.
Ölüm, her canlıya isabet eden, canlılığın gerekliliği için ihtiyaç olan iki hakikatten biri. Doğarsın ve ölürsün. Şimdi sana ölümün hakikat perdesine yansıyan bilgisinden bahsedeceğim. Çünkü batıni sırları vermek benim vazifem. Ölüm hadisesi nasıl vuku bulmakta batıni sırlarda. Zaman enerjisinin tam bir bilinmez oluşundan kaynaklanıyor. Çünkü insan olarak sen zamanı ölçülendiriyorsun. Zamanı ölçmek bir darlık yaratır. Bir sıkışma yaratır. Ezeli ve ebedi olan zamandır, aşı sonu belli değildir. Ve bir cevherdir. Ancak ezeli ve ebedi zamanı, sen başı sonu belli olan bir ölçü birimi ile ölçülenedirirsen bu bir darlık yaratır. Zamanı ölçülendirmek yani saatler günler yıllar dakikalar olarak tanımlarsan dünya sana darlanmaya başlar. Yani genişlik içinde kısıtlı bir dar alan oluşturursun. Ve bu dar alandan kurtuluşun ancak ölümle mümkün olur. Çünkü zamanı ölçülendirmiş sıkıştırmış ve darlaştırmışsındır. Oysa senin ruhun özgür, bedenin ebedi, sahip olduğun tüm cevherler sonsuz ve sınırsız, ancak senin şu anki kısıtlı bilincin zamanı darlaştırdığı için bu darlıktan kurtulmak için çırpınan bir ruhun, kısıtlılıktan çıkmaya çalışan cevherlerin ve bilincin var. ne yapacak bedeni terk edip sonsuzluğa doğru yol alacak. Çünkü ruhun özgür olmak ister. Darlık yaratan her şeyi terk etmek ister. Üst şuurun bunu yapar. Ve senin şu anki bedenini terk eder. Yani ölümle sonuçlanan bir hadise. İşte ölüm bir zaruri hal aldı. Senin kısıtlı bilincin bunu yaptı. Ve bu dna zincirine kodlandı. Çünkü atalarında bunu yapmıştı. Zamanı kısıtlayıp darlaştırdılar ve ölümle gerçekleşen tüm hadiseleri dna larana kodladılar. Ve sana miras bıraktılar. Sen de bu mirası aynen devam ettiriyorsun.
Zaman sonsuz ve sınırsızdır ve her imkanı maddeye sunar. Önce bunu zihnine kodla.
Zaman kavramı dışında insanı ölüme sürükleyen başka bir sır daha var.
Ölümün bir yok oluş olduğu gerçeği. Aslında bu bir gerçeklik boyutudur. Bu değere tutunduğun sürece ölüm bir kaçınılmaz olur. Ancak sen bilmelisin ki, ölüm bir yenilenme ve tazelenmedir, korku durağında bu ölüm kavramını yeniden tasarlamalı ve bu kelimeyi yeniden anlamlandırmalısın.
Nedenine gelince, senin görünmeyen enerji alanın olan eterik bedenin ve astral bedenin epeyce kalabalık ve bu kalabalığı henüz yaşarken nefes alırken dönüştürmeyi başaramazsan bunu ölerek yapacağını bilmelisin. Bunu hiçbirimiz istemeyiz. Sen henüz yaşarken, henüz nefes alırken, zihin ve bilinçaltı yüklerini dönüştürüp hayatını organize edebilirsen ve yaşam ile ilgili kararlarını bu yüklerin tesiri altında vermekten vazgeçebilirsen ömrün de uzayacaktır, yaşamının kalitesi de artacaktır. Neden Çünkü hücreler yaş ilerledikçe değil, bilinçaltı doldukça karar mekanizmasının enerjisini tüketiyor böylece dönüşüp yenilenemiyor. Senin hücrelerin, yaşın ilerledikçe değil, bilinçaltın doldukça enerjisini tüketiyor ve böylece ölerek bu durumdan çıkmaya çalışıyor. Yenilenmeyen bilinçaltı ve zihin sana yüktür. Bu yüklerle bedenin daha fazla ilerleme kaydedemez, çünkü hücreler yenilenemez, tazelenemez ve ruh bu bedenle daha fazla yol alamaz. Çünkü ruh seni ayağa dikti neden çünkü bilgilenme peşinde. Ama sen ne yaptın korku durağında çok fazla kaldın ve bilinçaltın korkuları dönüştüremedi. Sonuç ruhun bedeni terk edişi ile sonlanıyor. Kısaca içsel umutların enerjisini yitirdikçe ölüm kavramına daha yaklaşıyorsun.
Peki ne yapmalısın. Her günü neşe içinde kabullenmeli, bilinçaltındaki tortuları ve kaygıları dönüştürmelisin. Bilinçaltının sana sunduğu her negatif duyguya karşı sen neşe ile cevap vermelisin. Bunu bir kere dene. Çok keyiflidir.

(Devam edecek)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir