Sen A Ben Z, bu bir tersten hikaye.
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, zaman zaman içinde, kalbur saman içinde. Develer tellak, pireler berber iken. Yol az iken uz iken, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken.
Gökten üç elma düşmüş. Biri masalı anlatanın, biri dinleyenin, biri de kalbindeki merhameti, iyiliği koruyan herkesin başına.
Sen A Ben Z, bu bir tersten hikaye. O bir alfabe.
Günlerden bir gün, Z alfabenin en sonunda olduğunu fark etmiş. Bu duruma o kadar çok içerlemiş ki, alfabenin yazarıyla konuşmak istemiş. Her yerde alfabenin yazarını aramış taramış ama bulamamış.
Z öyle bir noktaya gelmiş ki, artık derdi alfabenin son harfi olmak değil, alfabeyi yazanı bulup ona sadece “neden” diye sorabilmek olmuş.
Gel zaman git zaman…
Z uzun bir süre alfabenin yazarını bulamamış ve kendisinden önce gelen harflerle alfabenin yazarı hakkında teker teker konuşmaya başlamış. Kendisinden önce gelen harflerle sırasıyla konuşmuş, konuştukça konuşmuş…
Nihayetinde sıra O’ya gelmiş…
O, Z’ ye şöyle demiş: Hadi itiraf edeyim. Bana kadar geldin ancak şu ana kadar sen hiçbir şey yapmadın, senden bana kadar olan bütün harflere, seninle ilgiyle konuşmalarını ve seni bana kadar getirmelerini söylemiştim. Şimdi yapman gereken yolculuğuna B’ye kadar devam etmek. Bundan sonra ben olmayacağım, şimdi kendi çabanla devam et.
Z’nin O’dan sonraki yolculuğu O’ya kadar olanki yolculuğundan çok daha uzun sürmüş. O’dan sonraki her bir harfe derdini anlatması ve her bir harfi anlaması için sanki asırlar geçmiş.
Asırlar sırları kovalamış, sırlar ise asırlar olmuş.
Z nihayetinde B’yi bulmuş. B’ye Z olduğunu ve alfabenin yazarına neden beni en son harf olarak yazdın diye sormak istediğini söylemiş.
B susmuş, Z ağlamış.
Z ağlarken ağzından şu dize dökülmüş:
Sen A Ben Z.
Sen olan A’ya Ben Z emek için tüm hikaye.
Sen A ben Z.
O bir bir alfabe.