Güzelim ülkeme ne oluyor anlamış değilim.
Ne cinayeti bitiyor ne depremi ne sorunu…
Üç tarafı denizlerle kaplı cennet gibi yerde biz güzellikleri konuşmak yerine çocuklara yapılan istismarı, cinayeti ya da kadınların nasıl vahşice öldürüldüğünü konuşuyoruz….
Parantez açayım (Sadece bir kısım insan)
Neden mi?
Çünkü Türkiye Filistin’i konuşuyor…
Türkiye Ortadoğu’da İsrail’i, Irak’ı, Gazze’yi, Suriye’yi konuşuyor…
Kim, kime daha çok saldırmışı konuşuyor.
Biride dönüp bakmıyor ki kendi iç işlerinde; çocuklar ve kadınlar katlediliyor. Ağaçlar kıyıma uğruyor, deprem bölgesinde hala insanlar konteyner kentlerde yaşıyor, gençler iş bulmadığı için intihar ediyor…
Lanet olsun sizin yeni dünya düzeninize…
Bu ülkede Ortadoğu’yu konuştuğunuz kadar; Narin’i, İkbal’i Ayşenur’u ya da sizi daha geçmişe götüreyim Münevver Karabulut ve Özgecan Aslan’ı konuşmadınız…
Enkaz altında 4 gün bırakıldığımız da ‘Sesimizi Duyan var mı?’ diye bağırdık ya, siz bizi bu kadar konuşmadınız… Bizi ölüme terk ettiniz. Ve hala etmeye devam ediyorsunuz.
Ülkem yangın yeri, siz ne derdindesiniz.
***
“O kadar basitleşmiş ve yıpranmışız ki.
Sadece yeme, içme, uyku, aptalca lüks, pahalı kıyafetler ve eğlence peşindeyiz.
Hiç kimsenin maneviyata ilgisi yok.
İdealizm kaybolmuş. Herkes sadece daha fazlasını nasıl kazanacağını düşünüyor.
Şarlatanlık, hırsızlık diz boyu.
İnsanlar har vurup harman savuruyor.
Bir yandan ülke yangın yeri, diğer yandan herkes vur patlasın çal oynasın…”
Grigory Petrov / İdealist Öğretmen