Zaman akıp geçti. İşte buradayım. Varlığın ve hiçliğin arasından geçiyorum, su damlası yaprağın üzerinde gülümsüyor. Taşlar tüm ağırlığıyla evrenin kalbi gibi duruyor anlamın kapısında.
Yazar: Servet Üstün Akbaba
Anlam Yitimi
Hiç bir kuş kanatlarını gölgeye değdirip gelip yalnızlığımıza serinlik taşımayacak.Bir gül varoluşsal ihtiyaçları dışında bizim ona yüklediğimiz anlama dışında ,habersiz hayatını sürdürecek. Gülistan
DİLİM AH’IMDI
Gecenin iç çekişlerini dinliyordum. Rüyaların sislerinin içine dalıp kendimi acıtarak, inilti ve inlemeyle sayıklayan ninemi dinliyordum. Gaz lambasının loş ışıkları kilim ve halılar üzerinde
Başkasının Hikayesine Kahraman Olmamak
Kendimizi tarifleyecek dil, sığdıracak yer bulamadığımızda bu duygudan uzaklaşmak için bir yerlere gitme arzusuyla kıvranırız. Ne zaman kaçma isteği duysam bir kitabevinde bulurum kendimi.
Adem’in yanması!
Dünyanın en kadim kentinde gökyüzünü koyu bulutlar örtü gibi kaplamıştı. İçine kapanan gökyüzünün o ağır kasvetinin ruh hali yeryüzüne inerek her şeyi kuşatmıştı. Uzun
Dokunamayacağımız Kanatları Sevmek
Karşı dağların ufuk çizgisinde dalgalanan güneşin ilk ışıklarına takılı kaldı bakışlarım. Güneşin dağlara inişi, köye doğru çekilişi doğal saat gibi işliyor ; saatte
AN’IN AYNASI
Gecenin sisi asılı kalmış, ışıklardan şafağa dökülüyor .Rüzgar, otsu bitkilerin tüylerinde biriken çiği silkeliyor sokağa ;turunçların kokusundaki rehavet dağılıyor. .Mevsimlerin dönüşleri ve oluşturdukları
Yıkıntılar Arasında
Boğuk bir çığlık yankılanıyor yıkıntılar arasında, karanlığın o boğucu gücü her tarafı sarıyor. Bir sesin, bir acının kaynağına ulaşma, haykırışın menziline varma, bir yalvarışa
Sözcükler
Sözcüklerin de yalnızlıkları, uzun iç çekişleri ve suskunlukları vardır. Durup dururken sözcükler içini dökmez, gözyaşından bahsetmezler. Bekletirler, haykırırlar, yanlış anlaşılırlar, küserler uzun süre; çok